22 Nisan 2009 Çarşamba

caNSIZ nesNELER


Cansız nesneler kendi kendine düzelemezler.Kırmak, yırtmak ya da soldurmak bir ötekini, ruh taşımayan için gereksiz, önemsizdir. Canı içinde taşıyan varlık, insanoğlu gibi düşünebilen ise ki tektir, nesneleri anlamlaştırma çabası içine girer. Onlara kişilik yükler, kendi sahipliği ile bir büyütür, bakar ve öldürür. Büyütür, susuzluğu dinsin ister insan, boşluğu dolsun, yarası kapansın. Bakar ona, bakar ki kendinden fazla, belki de anlam yüklemesi bundan gerek. Onunla bir nefes alır sanki nesne, onunla ağlar ya da sevinir herhangi bir şeye. Küçük ya da kendinden büyüğü dinlemez insanoğlu - körü körüne deyimi yerinde, görmez gözü bir çıbanı bile. Arka çıkar, sahiplenir doğrularını alıp götüren tüm yanlışlarına. Bir saniye önce ezip geçtiği kaldırımı öteki saniyesinde öpmek ister dengesizliği gibi beyni, yapamaz ama. Etiketi vardır onun, üstünlüğü. Bir kere çalışır beyni hiç bir canlının sahip olamadığı şekilde. Ee! daha ne!!!

Üstün kılan insanı bu mu ki bir nesneden? Can varsa; var o da diğerinde...

Oluşum içinde bir varlık iken insan hissiyatı vardır, hatırına düşen kalbini sızlatır... İlk zar, bir kabuğa dönüşmeye başladıkça da insan, hissizleşir, taş gibi kesilir kalbi. Örtmek ister kabuğunu belki çirkin göründüğü içindir bu istek, bilinmez. Örter, uyuyanı örttüğü gibi yavaşça, kapatır. Ağlayamaz olur, zaman geçer damlalar kristallere döner. İnine saklanır, kaçar insan. Abartılar ile yok eder varoluşu düşünen. Kişilik yüklemesi ensilikten dar geldiği zaman, iç dışına yapar baskıyı, patlatır dikişlerini anbean. Mahveder ki arayış, işte o zaman başlar can için. Nesne olur boşluğu dolduran camdan bebekler gibi. Sorar insan kendi içindeki ruhtan yoksuna. Sorar, der ki, Söyle ben ne yapayım?

Cevap gelmez, bekler. Susmaz içi, sarsar belirsizlik, feleğin çarkı çevirir iradeyi cezbene. Eskiyi ister, kirletilmemişi. Aranır, ilk bulduğuna sarılır canlı. Yükler kendi sesinin söylediğinin aksine bir ruh, cansız nesneye. Sonra ona bakar, büyütür ve öldürür onu bilinçsizce... Örter uyuyanı kabuğunun çirkin yanını göstermemeyi yeğlediği gibi.Örter korkularını. Yüksekten düşer gibi...içinden birşey kayar gider boşluğunda. İçindeki her küçük taş için insanoğlu tüm büyük nesnelere tapar...halbuki hepsi cansızlar!


sÖ.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder